KİMLERDENMİŞ?

Bu blog, iki yakın arkadaşın ortaklığı ile seneler önce oluşturuldu, ancak evlilikler, doğumlar, ayrılıklar, yeni deneyimler derken, farklı bir yöne evrildi. Sonra da dendi ki, "ya biz bunu da denemişiz". O zaman neden insanlarla da paylaşmayalım? Her işte parmağı olan iki dostun yorumlarını, paylaşımlarını okuyacaksınız. Bi bakmadan geçmeyin :)

PAYLAŞALIM MI?

29 Ağustos, 2019

ANNELİĞE HOŞGELDİN: BEBEK BAKIM SORUNLARINA MUCİZE ÇÖZÜMLER!

     Her şey o çift çizgiyi görmekle başlıyor, elinde bir gebelik testi, oturup bekliyorsun bundan sonraki hayatının nasıl olacağını gösterecek olan işareti.

     Nasıl olabilir ki, el kadar bebek, karnını doyur, altını temizle, sevgi göster, bitti gitti diye düşünüyorsun belki (belli ki hiç küçük bebeği olan birinin yanında zaman geçirmedin), belki de her şeyi bildiğin halde o meşakatli yola adım atacak cesareti buluyorsun kendinde (hormonlar :/) sebep her ne olursa olsun, 9 aylık bazen zor, bazen muhteşem olan o sürecin sonuna geldiğinde, kucağına parmakları seninkinin onda biri bile olmayan bir veledi bırakıveriyorlar hastane odasında (tarlada doğuran cefakar analarımızdan değilsen tabii:)

     İlk saatler nispeten kolay, doğanın mola verebilmen için sana bir armağanı. ne olursa olsun, ister sezaryen ister doğal vajinal doğum, hepsi yıpratıcı çünkü. annenin kendisini toparlayabilmesi ve bebeğin dünyaya adapte olmaya başlayabilmesi için kısa bir mola. bebek sürekli uyuyor :) hemşireler gidip gelip "bebeği emzir" talimatı veriyorlar. "emzirmek ne kadar zor olabilir ki ya?" Çok çok zor olabilir. Çünkü herkes bir yandan memeyi çekiştirip bebenin ağzına tıkmaya çalışıyor, bir yandan da el kadar bebe memeyi nasıl tutacağını bilemediğinden bırakıp duruyor. Hemşire "kafasını şöyle tut" diyor, anneler "memeni tutmazsan hava yolu kapanır" diyor, o kargaşada hiç tanımadığın ama aslında hep tanıyormuş gibi hissettiğin o küçük canavarın karnını doyurabılmek için çırpınıp duruyorsun. (Burada küçücük minnacık bir tavsiye: Emzirmek de son derece bireysel bir şeydir. Anne ile bebek arasında kurulan bir bağdır, ve her annenin emzirmesi, her bebeğin emme ritüeli kendisine özgüdür. Kimisi yan yatarak, kimisi oturup bebeği rahat edeceği posizyonda tutarak emzirir, bebeği izlemek, o an içten nasıl geliyorsa öyle devam etmek önemlidir, dikkat etmeniz gereken tek şey, bebeğin hava yolunun kapanmaması, bu kadar. O bebek elbet memeyi tutmayı öğrenecek, kaos ortamı oluşturmaya gerçekten gerek yok. Ben 1 saat debelenmeden sonra, odadaki herkesten dışarı çıkmalarını rica edince, beş dakika içerisinde oğlumu emzirmeye başlayabilmiştim.)

     Bebeği alıp eve geldikten sonra, çok üzülerek söylüyorum ki, 3 yıllık bitmeyecek gibi görünen bir maraton başlıyor. İlk haftalarda bebek uyusa da, saatte bir, iki saatte bir emzirme maratonu, kurulan saat alarmları, emzirirken uyuyakalan taze anneler, "doğur biz sana mutlaka destek oluruz" diye tutturan ama bebek doğduktan sonra ilk ağlamada "senin kokunu istiyor al bebeni" diyen anneler, eşler ve bilimum akrabalar... Patlamaya hazır bir bomba olan anne, uykusuzluk ve kaygı yumağının arasında uzaktan sinsi sinsi gülümseyen lohusa depresyonu...

     Şansıma, hamilelik sürecinde Tracy Hogg "Bebek bakım sorunlarına mucize çözümler" ile tanışmıştım. Elimizde bir bebek, örnek olmadan kitabı yaladım yuttum zannediyoruz, öyle değil. Bebek doğmadan önce bir defa okumak, bebek doğduktan sonra da bir defa okumak lazım sanırım. Çünkü bebek tipleri var, melek bebek anneleri, size bu konuda çok kırgınım :/

     Tracy Hogg, öncelike bebeğin güven hissini almasının çok önemli olduğunu açıklayan güzide bir bebek hemşiremiz. Bu sebeple, bebek doğduktan sonra bir süre, karnı acıktığında hemen doyurulması, ağladığında hemen sakinleştirilmesi, diğer fiziki ihtiyaçlarının acele bir şekilde karşılanması gerektiğini söylüyor. Kitap, burada ayrıntılı açıklayamayacağım kadar karmaşık. Bu sebeple sisteme oturtulmuş. Benim bu kitaptan en çok yararlandığım konu, uyku eğitimi oldu.

     Oğlumu hiç ayağımda sallamadım, doğduktan sonraki 6 ay ile bir yıl arasında en fazla 1.5-2 saatlik aralıklarla uyanık kalmasına izin verdim, (uyanık geçirdiği saatlere doyurma, banyo ve etkinlik dahil), yanık saatler bittikten sonra hemen uyku ritüeli/sakin bir ortama kaçma alışkanlığı geliştirdim, annelerin "çocuk bu kadar uyutulmaz ki, şimdi uyursa gece uyumaz ki" serzenişlerine kulak tıkayıp canımız Tracy Hogg ablamızın sözlerini dinledim. Kendisi der ki, "bebek uykusu gelmeye başladığında size bir sinyal çakar gadın analarımız, o sinyali kaçırırsanız, sıçtınız, çünkü bebişkonuz artık fazla uyarılmaya başladı ve acilen yatağa gitmezseniz birazdan canınıza okumaya başlayacak!" 

     Çok özet mi geçtim? Bence hayır. Çünkü bebek yetiştirmede ilk iki yıl, sıçramalardan oluşuyor. Bebek her şeyi siyah beyaz ve bulanık görürken, bir anlık sıçrama (beyindeki sinir bağlantılaırnın oluşmasının tamamlanması) ile artık görebilmeye başlıyor ve hiç tanımadığı, sadece seslerden oluşan dünyaya farklı bir temasta bulunuyor, bebek kaygılanıyor, ağlıyor, eğer uyuması sağlanmazsa aşırı uyarılıyor, çıldırmış gibi ağlamaya başlıyor, o noktaya geldikten sonra uyutulması için fazla geç kalınmış oluyor, işte tam o noktada anne ağlamaya başlıyor, sonra evdeki herkes ağlamaya başlıyor :/ Annelere kıymayın...

     Ne diyorduk, Tracy Hogg' un tekniği, internette çeşitli kaynaklarda bulunabilir, kitabı edinilip ayrıntılı bir şekilde öğrenilebilir (ki bence bu seçenek daha iyi) benim amacım, tekniği bütün yönleriyle açıklamak değil, araştırıp, okuyabilirsiniz. Benim istediğim, bu yöntemi uygulayan bir anne olarak, çocuğumuz ayına göre 2-3 saatlik aralıklarla 1-1.5 saatlik uykulara yatırarak, (anneler surat asmasına rağmen), bu aralıklı uykulardan ne derece verim aldığımı, çocuğun daha sakin/ uyumlu ve dünya ile olumlu ilişki geliştirebilen bir duygudurumuna büründüğünü açıklamak.

     Kitapta bunun dışında, yaşı büyüyen bebeğinizin öfke patlamaları ile baş etmek, tepkileri düzenlemek, çocuğun davranışlarına mantıklı (artık ne kadar olabilirse:) açıklamalar getirmek üzerine örnek vakalar da paylaşılmış. Çok dertli ve çaresiz hissettiğiniz günlerde okuyup "allam allam, beterin de beteri var, halimize bin şükür" diyebilirsiniz sevgili arkadaşlar.

     Beterin beteri var çünkü, hakkaten var:)

     Bu yazıyı okuyan bir hamileyseniz, henüz taze bir anneyseniz, şunu söylemek boynumun borcu: GEÇECEK! Geçiyor, hayır, "daha bunlar iyi günlerin, dur bakalım" değil, her gün biraz daha kolaylaşıyor, kendisini ifade etmeye başladığında işin daha kolay olacak, oyuncaklar ona bir anlam ifade etmeye başladığında durum daha güzel olacak, biliyorum, yakınlarından hemen hiç kimse "hadi ben çocuğu alıp bir hava aldırayım da sen git banyo yap" demiyor, olsun, varsın demesinler, herkes yaşadı bunları, HEMEN HERKES aynı çaresizliği hissetti. İlk 2 yılın zor olacak, ama alışacaksın, işte bu noktada, hem akıl sağlığını korumak hem de küçük molalar verip kendine vakit ayırabilmek için bir rutine ihtiyacın var. Bebeğinin hayattan ne bekleyeceğini bilebilmesi için rutine ihtiyacı var. Yani önceliğimiz mutlaka UYKUYU DÜZENE SOKMAK.

     Tracy Hogg oku. Araştır. Eskisi gibi saldım çayıra mevlam kayıra tipi anneliğin sana ve yetiştirdiğin çocuğa daha büyük yük getirebileceğini aklından çıkartma.

     Ne kadar çok talimat verdim di mi? Sanki çevrende "öyle yap böyle yap" diyen sayısı azmış gibi.

    
Neyse, öperim altları mor mor halka olmuş gözlerinden:)





Subscribe to Our Blog Updates!




Share this article!

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Return to top of page
Powered By Blogger | Design by Genesis Awesome | Blogger Template by Lord HTML